درله ین: آی نور م. صدیق
Tilkinin Boş Kuruntuları
Tilkinin biri, bir ormana girer. Bu ormanın içinde bir ağacın üzerinde duran bir davul vardır. Rüzgârda ağacın dalları davula çarpar. Tilki sesin büyüklüğü karşısında başka tarafa gider. Bunun üzerine karşısında büyük bir cisim görür. Bu, davuldur! Tilki “Bunun içinde mutlaka et ve yağ vardır.” diyerek davulu eline alır ve onu yarar. Yardıktan sonra içinin boş olduğunu görür ve şöyle der: “Anlaşılan. En yüksek sesli ve en büyük olanlar değersiz ve önemsiz şeylerdir.”
Dimne sözlerine devam etti:
- Ey hükümdarım! Yukarıdaki örneği vermemim sebebi, sizi korkutan bu sesin sahibi ile karşılaşabiliriz. O zaman kendisinin, sesinden çok daha önemli olmadığını anlarsınız. Hükümdarımız isterse, beni beklerse; ben de gider bu sesin sahibi hakkında bilgi toplarım.
Aslan bunu kabul etti. Dimne de kalkıp sesin geldiği yere doğru gitti. Dimne, Şetrebe’nin bulunduğu yere yaklaştı. Fakat aslan bu yaptığına pişman oldu. Kendi kendine şöyle dedi:
- Dimne’ye güvenmek ve sırrımı ona söylemekle yenlış yaptım. Çünkü Dinme yakın dostum değil. O, benim yanımda değerli birisi değil. Dimne çok akıllı. Ama devlet tarafından kabul edilmeyen, hatta küçük görülen birisiydi. Belki de bu sebeple beni hiç sevmiyordur. Belki de bu yüzden beni aldatır. Bana düşmanlık yapar. Düşmana yardımda bulunur. Ona benim eksıklerimi anlatır. Hatta başkalarını benden daha güçlü bulabilir. Böylece onunla birlikte olup benim yanımdan ayrılabilir.
Aslan bunları düşündükten sonra yerinden kalktı, dolaşmaya başladı. Dimne’nin mutlu bir şekilde geri döndüğünü gördü. Dimne, aslanın yanına gelince aslan ona:
- Ne oldu, gittiğin yerde ne gördün, diye sordu.
Dimne anlattı:
- Gittiğim yerde bir öküz gördüm. Duyduğunuz ses onun sesidir.
Bunun üzerine aslan sorar:
- Nasıl, çok güclü birisi mi?
Dimne cevap verdi:
- Güçlü değil. Ynına yaklaştım ve onunla konuştum. Bana hiçbir şey yapmadı.
Bunun ünerine aslan:
- Onun bu haline aldanma ve onu küçük görme.
Dimne, aslana:
- Bu konuda korkmanıza gerek yok. Onu güclü birisi sanmayın. Merak etmeyin. Ben onu size getiririm. Sizi dinleya adamlarınızdan biri yapabilirim, dedi.
Aslan:
- Yap bakalım, dedi.
Dimne bunun üzerine hemen öküzün yanına giti. Ondan hiç korkmadan şunları söyledi:
Aslan beni, seni kendi yanına götürmem için gönderdi. Onun sözünü dinle ve yanına git. Şimdiye kadar yanına gitmediğin için sana kızmayacak. Eğer yanına gitmezsen. Bunu aslana anlatacağım.
Şetrebe, Dimne`ye sordu:
- Seni gönderen bu aslan kimdir? Nerede yaşar?
Dimne cevap verdi:
- Bu aslan buraya yakın bir yerde yaşar. O hayvanların hükündarıdır. Birçok askeri bulunmkatadır.
Şetrebe bunları duyunca çok korktu ve dedi ki:
- Sen, onun bana zarar vermeyeceğine söz verebilir misin? Ancak bu şekilde seninle beraber aslanın yanına giderim.
Dimne, öküze söz verdi. Öküzü yanına aldı ve aslanın yanına geldiler. Aslan, öküze çok iyi davrandı. Ona Buralara ne zaman, niçin ve nasıl geldin diye sordu. Şetrebe de aslana başından geçenleri anlattı.
Bunun üzerine aslan:
- Burada benimle kal ve bana dost ol, dedi.
Öküz, aslana güzel sözler söyledi.
Aslan, öküzü gün geçtikçe daha iyi müsafir etmeye başladı. Aslan, zaman geçtikçe onu kendisine yaklaştırıyordu. Öküz, aslanın en yakın dostu oldu.
Dimne, öküzü çok kıskandı. Çünkü herkesin içinde aslanın en yakın dostu oydu. Aslan en önce onun düşüncelerini alıyordu. Daima onunla beraber oluyordu ... Dimne, öküzü evmediği için kardeşi Kelile’nin yanına giti. Ona şöyle dedi:
- Kardeşim, kendi kendime ne ettiğimi biliyor musun? Aslana kendimi sevdirmek için çalışırken aslanın yanındaki yerimi kaybettim. En büyük kötülüğü kendi kendime yaptım. Ancak buna ne çare? Bir kere olan oldu.
Kelile sordu:
- Bu durumda ne yapmak istiyorsun?
Dimne anlattı:
- Ben aslana eskisinden daha yakın olmak istiyorum. Eski yerimi almak istiyorum. Bu arada eski yerimi geri kazanmak için ne yapacağımı düşündüm. Bununla birlikte kendimi yerimi niçin kaybettiğimi de sordum. Bu konuya şöyle bir çözüm buldum: Ot yiyen bu öküzü öldürmek istiyorum. Çünkü bu öküzü öldürürsem aslanın yanındaki yerimi tekrar kazanırım. Aslan, öküzü kendisine bu kadar yaklaştırmakla kendini küçük düşümektedir.
Kelile bu sözleri kabul etmedi ve:
- Ben öküzün aslana bu kadar yakın olmasında bir sakınca görmüyorum. Bu, aslanı küçük düşürecek veya onun kötülüğüne olacak bir şey değil, dedi.
Kelile sordu:
- Peki, öküz aslanın yanında senden daha değerli ve güçlü. Onu aslanın yanından nasıl uzaklaştıracaksın?
Dimne cevap verdi:
- Sen benim küçüklüğüm ve güçsüz olmama bakma. Çünkü işler; büyüklük, küçüklük veya güç üzerine yürümez. Birçok küçük ve zayıf kişi; aklı ile güçlü kişilerin yapamadıklarını başarır. Bir karganın aklı ile büyük bir yılanı öldürdüğünü duymadın mı?
Kelile:
- Hayır duymadım. Anlatır mısın, dedi.
Dimne de anlatmaya başladı:
devam ediyor